Ceza Hukuku Bakımından Bir Değerlendirme: Piramit Satış Sistemi (Saadet Zinciri & Ponzi Şeması)

Çalışmanın PDF formatı için mail gönderiniz.

Bu yazıda piramit satış sisteminin ceza hukuku bakımından değerlendirmesi yapılmıştır. Piramit satış sistemi hukukumuzda yasaklanmış bir sistem olup gerek sistemi kuran kişilerin gerekse de sisteme sonradan dahil olan kişilerin ceza sorumluluğu doğabilecektir.

I- KAVRAM OLARAK PİRAMİT SATIŞ SİSTEMİ

Saadet zinciri veya farklı isimlerle ortaya çıkan türevleri -örneğin ponzi şeması- 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 80.maddesinde piramit satış sistemleri kenar başlığı altında şöyle tanımlanmıştır; “Piramit satış; katılımcılarına bir miktar para veya malvarlığı ortaya koymak karşılığında, sisteme aynı şartlar altında başka katılımcılar bulma koşuluyla bir para veya malvarlığı kazancı olanağı ümidi veren ve malvarlığı kazancının elde edilmesini tamamen veya kısmen diğer katılımcıların da koşullara uygun davranmasına bağlı kılan, gerçekçi olmayan veya gerçekleşmesi çok güç olan kazanç beklentisi sistemidir.” Bu yazıda da artık kanun koyucunun tercih ettiği ve benzer tüm sistemleri kapsayan “piramit satış sistemi” kavramı kullanılacaktır. Kanunda da ifade edildiği üzere piramit satış sistemi, gerçekçi olmayan veya gerçekleşmesi çok güç olan kazanç beklentisini ifade eder.

II- PİRAMİT SATIŞ SİSTEMİNİN YASAKLANMIŞ OLMASI

80.maddenin 2.fıkrasında ise açıkça bu sistemin yasak olduğu vurgulanmıştır; “Piramit satış sisteminin kurulması, yayılması veya tavsiye edilmesi yasaktır.” Son olarak ikinci fıkranın tam anlamıyla yerine getirilebilmesi için Ticaret Bakanlığı’na bazı yetkiler verilmiştir; “Bakanlık, piramit satış sistemleri ile ilgili gerekli incelemeleri yapmaya ve varsa elektronik sistemin ülkemizde durdurulması dâhil ilgili kamu kurum veya kuruluşlarıyla iş birliği içinde gerekli önlemleri almaya yetkilidir.” Kanunda ceza hükümleri ise genel olarak tek bir madde altında 77.maddede toplanmıştır. Piramit satış sistemi ile ilgili ceza hükmü 17.fıkrada yer almıştır; “Bu Kanunun 80 inci maddesine aykırı olarak piramit satış sistemini başlatan, düzenleyen veya toplantı, elektronik posta veya diğer birçok kimsenin de katılımını sağlamaya elverişli yöntemlerle yayan veya böyle bir sistemin diğer bir şekilde yayılmasını ticari amaçlarla destekleyenler hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanır.” Kanun koyucu 6502 sayılı kanunda 5237 sayılı kanuna gönderme yapmaktadır. Ceza sorumluluğu olan kişiler ise 6502 sayılı kanunda belirlenmiştir; piramit satış sistemini başlatan, düzenleyen veya toplantı, elektronik posta veya diğer birçok kimsenin de katılımını sağlamaya elverişli yöntemlerle yayan veya böyle bir sistemin diğer bir şekilde yapılmasını ticari amaçlarla destekleyenler cezalandırılacaktır.

III- DOLANDIRICILIK VE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK

Her ne kadar 6502 sayılı kanunda TCK’ya bir gönderme yapılmış olsa da TCK’da piramit satış sistemleri ile ilgili ayrık bir düzenleme mevcut değildir. Uygulamada genellikle nitelikli dolandırıcılıktan işlem yapılmaktaysa da dolandırıcılık suçunun unsurlarına bu noktada değinmek gerekir. Kanun koyucunun ifadesiyle dolandırıcılık; hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamaktır. Dolandırıcılık suçu özel kast teşkil eden bir suçtur. Suçun kasten işlenmiş olması yetmez ayrıca aldatıcı nitelikte olması gerekir. Madde gerekçesinde de bu gereklilik açıkça ifade edilmiştir; “Bu suçun işlenişi sırasında hileli davranışlar ile kişiler aldatılmaktadır. Aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyi niyet ve güven ihlâl edilmektedir. Bu suretle kişinin irade serbestisi etkilenmekte ve irade özgürlüğü ihlâl edilmektedir.”

Dolandırıcılık suçu, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenirse verilecek ceza artırılır. Diğer bir nitelikli hal olarak; bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması da verilecek cezayı artıracaktır. Uygulamada piramit satış sistemlerinde genellikle bu iki nitelikli halden yani nitelikli dolandırıcılık suçundan işlem yapılmaktadır. Madde gerekçesine göre; “Bilişim sistemlerinin ya da birer güven kurumu olan banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması, dolandırıcılık suçunun işlenmesi açısından önemli bir kolaylık sağlamaktadır. Banka ve kredi kurumları açısından dikkat edilmesi gereken husus, bu kurumları temsilen, bu kurumlar adına hareket eden kişilerin başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleridir…Birinci fıkranın (h) bendinde, ticari faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin güvenilirliğini sağlamak amacıyla, dolandırıcılık suçunun tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi, bu suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.”

IV- PİRAMİT SATIŞ SİSTEMİNİN TCK KAPSAMINDAKİ YERİ

Piramit satış sistemi kanunen gerçekçi olmayan veya gerçekleşmesi çok güç olan kazanç beklentisi olarak tanımlanmıştır. Matematiksel olarak da piramit satış sisteminde kazanmanın neden olanaksız olduğu muhtelif kişilerce açıklanmaya çalışılmıştır.1 Bu sistemde beklenen kazancı elde etme olanaksız olduğu halde geçmişte ve günümüzde on binlerce saadet zinciri & ponzi şeması mağduru gündeme gelmektedir.2 Bu durum elbette sosyolojik, iktisadi ve psikolojik sebeplerle açıklanabilir. Ceza hukuku bakımından ise sisteme dahil olmanın gerekçesi, varsayımsal olarak sakatlanmış bir iradenin varlığı olarak kabul edilebilir. Gerçekten de kişi gerek deneyimsizliği/bilgisizliği gerekse de iktisadi ihtiyaç/yatırım sebebiyle bu sisteme dahil olmaktadır. Deneyimsizlik/bilgisizlik durumunda sisteme dahil olmak için verilen rızanın ‘kazanç ümidi verme’ vasıtasıyla sakatlanmış bir rıza olduğu kolaylıkla iddia edilebilir. Ancak örneğin, yatırım amacıyla sisteme dahil olma halinde verilen rızada muhtemelen kişi sistemin risklerini bilmekte ve buna rağmen bu rizikoyu görmezden gelmek istemektedir. Ancak ifade edilmelidir ki her somut vaka ve mağdur özelinde rıza oldukça titizlikle incelenmelidir.

A-) Sistemi Kuran Kişi(ler) Bakımından

Sistemi kuran kişi bakımından, piramit satış sisteminin risklerini bildiğinden ve yarar elde etmek amacıyla ilgililere kazanma ümidi verdiğinden, kastın aldatma kastı olduğunu kabul etmek gerekir. Dolayısıyla dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluştuğu ifade edilmelidir. Burada çeşitli ihtimallere göre dolandırıcılık suçunun nitelikli halleri gündeme gelecektir. Yukarıda da değinildiği üzere genel olarak m.158/1-f ve m.158/1-h uygulamada tatbik edilmektedir. Nitelikli dolandırıcılık halinde üç yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak 158/1-f halinde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz. Ayrıca dolandırıcılık suçunun, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır. Unutulmamalıdır ki sisteme dahil edilen mağdur sayısınca cezaya hükmolunacaktır. Zincirleme suç hükümlerinin şartları oluşmuşsa ayrıca değerlendirilir. Son olarak TCK m.220’de düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun şartları da somut olaya göre değerlendirilebilecektir.

B-) Sisteme Katılan Kişiler Bakımından

Ceza hukukunda bilindiği üzere bir suçun faili o suçun mağduru olamaz. Yani fail ve mağdur aynı kişi olamaz. Ancak piramit satış sisteminde, zincirleme suç hükümlerinin şartlarının oluşmadığı hallerde mağdur sayısınca dolandırıcılık/nitelikli dolandırıcılık suçu mevcuttur. Sistemin özelliği gereği sisteme dahil olanlar başkaca kişileri de dahil etmekte ve piramit büyümektedir. İşte bu kişilerin, yani sisteme sonradan dahil olup başkaca kişileri dahil edenlerin de bu noktada “diğer birçok kimsenin de katılımını sağlamaya elverişli yöntemlerle yayan kişi” olarak ceza sorumluluğu doğabilecektir. Özellikle sistemin rizikosunu bilip sisteme dahil olanların değerlendirilmesi isabetli olur yoksa sistemin rizikosundan haberi olmayıp sisteme dahil edilenlerin değil. Zira, onların mevcut rizikodan haberdar olmaması sebebiyle aldatma kastlarının da mevcut olmadığı rahatlıkla ileri sürülebilecektir. Sistemin rizikosunu bilip sisteme dahil olanlar, sistemin rizikosunu bilmeyen deneyimsiz/bilgisiz kişileri sisteme dahil ediyorlarsa ve bu eylemden yarar da sağlıyorlarsa, sisteme dahil ettikleri kişi sayısınca dolandırıcılık/nitelikli dolandırıcılık suçunun faili olarak ele alınabilirler. Bu konuda medyaya yansımış örnekler de bulunmaktadır.3

V- SONUÇ

Piramit satış sistemi 6502 sayılı kanun ile açıkça yasaklanmış bir sistemdir. Mezkûr kanunda bu sistemi başlatan, düzenleyen veya toplantı, elektronik posta veya diğer birçok kimsenin de katılımını sağlamaya elverişli yöntemlerle yayan veya böyle bir sistemin diğer bir şekilde yayılmasını ticari amaçlarla destekleyenler hakkında TCK’nın ilgili hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmektedir. Uygulamada bu kişiler hakkında genellikle TCK m.157 ve m.158 yani dolandırıcılık ile nitelikli dolandırıcılık suçundan işlem yapılmaktadır. Sistemi kuran kişiler bakımından ceza sorumluluğunun olduğu rahatlıkla ifade edilebilecekse de sisteme sonradan dahil olanların ceza sorumluluğu bakımından özellikle aldatıcılık kastı dikkatli bir biçimde ele alınmalıdır.

Mustafa Ödemiş

29.03.2024

Ceza Hukuku


  1. https://www.youtube.com/watch?v=JpR4wjfVimI (Erişim Tarihi: 29.03.2024) ↩︎
  2. Türkiye’de saadet zincirinin 1997’de “Titan” ile ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Aradan geçen 27 yılda sayıları on binleri aşan mağdur kitlesi ortaya çıkmıştır. Örneğin, 2016’da kurulan “Çiftlik Bank” hakkında açılan kamu davasında 4414 müşteki bulunmaktadır. ↩︎
  3. milliyet.com.tr (Erişim Tarihi: 29.03.2024) ↩︎

Türk Ceza Kanunu