İdare Hukukunda Hizmet Kusuru ile Kişisel Kusur Ayrımı

Çalışmanın PDF formatı için mail gönderiniz.

Bu yazıda idarenin mali sorumluluğunun bir türü olan hizmet kusuru ile kamu hizmetinden tamamen bağımsız ve özel hukukun/adli yargının konusu olan kamu görevlisinin kişisel kusuru değerlendirilmiştir. Son olarak örnek kararlar da yazıya eklenmiştir.

I- İDARENİN MALİ SORUMLULUĞU ve HİZMET KUSURU

Türk Hukuk Lügatı’na göre kusur; “Tazmini mucip bir hareket tarzıdır. Bu hareket ya haksız bir fiil şeklinde veya mukaveleye muhalefet tarzında tecelli eder.”1 İdarenin mali sorumluluğunun iki türü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi hizmet kusuru diğeri ise kusursuz sorumluluktur. Hizmet kusuru; “İdarenin ifa ile mükellef olduğu herhangi bir kamu hizmetinin kuruluşunda, düzenlenmesinde veya teşkilatında, bünyesinde, personelinde yahut işleyişinde bir takım aksaklık, hukuka aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik, sakatlık veya ihmalin ortaya çıkmasıdır.”2 İdare ayrıca, herhangi bir kusuru bulunmamasına rağmen, bizzat yürüttüğü veya uhdesinde yürütülen hizmetin doğrudan sonucu olan yani nedensellik bağı kurulabilen zararlardan da eşitlik ve hakkaniyet gereğince kusursuz olarak sorumludur.3 Kusursuz sorumluluk bu yazının konusu değildir. Bu yazıda idarenin hizmet kusuru ile kişisel kusur kavramları ele alınmaktadır.

II- KİŞİSEL KUSUR KAVRAMI

Kişisel kusur, kamu görevlisinin resmi sıfatından tamamen bağımsız olan ve idare tarafından tazmin edilmesi gerekmeyen yani kamu hizmeti ile tamamen alakasız olan kusurlardır. Bu kusurdan dolayı kamu görevlisinin haksız fiil esaslarına göre özel hukuk sorumluluğu doğacaktır, idare hukuku anlamında bir sorumluluktan bahsedilemez. Yargıtay’ın kişisel kusura ilişkin değerlendirmesi şu yöndedir; “Kişisel kusurda ise; kamu görevlisinin eyleminde açıkça ve kolayca görevinden ayrılabilen tasarruf ve hatalar görülür. Bir başka deyişle, kişisel kusurda idare nam ve hesabına hareket eden bir kamu görevlisinin idareye atıf ve izafe olunacak yerde, doğrudan doğruya kendi şahsına isnat olunan ve kişisel sorumluluğunu intaç eden hukuka aykırı eylem ve işlemleri belirgindir ve burada kamu görevlisi zarar doğurucu eylemini kamusal görevin yerine getirilmesi saiki ile ancak salt kişisel kusuru ile işlemiştir…”4

III- HİZMET KUSURU ile KİŞİSEL KUSUR AYRIMI

Yargıtay’a göre; “Görevden kolayca ayrılabilen ve görev dışında kalan kusurlu eylem ile kamu görevi arasındaki bağ kesilerek salt memurun ya da kamu görevlisinin kişisel kusuru ile karşı karşıya kalınmaktadır. İşte bu noktada görev kusuru ile kişisel kusurun ayrımında kişisel kusurun alanı ve unsurlarının açık bir biçimde saptanması önem taşımaktadır.”5 Kusurun kişisel kusur mu yoksa hizmet kusur mu olduğunun doğru tespiti davaya bakacak yargı düzeninin -adli yargı/idari yargı- hangisi olacağı ve idarenin ödediği tazminatı kamu görevlisine rücu edip edemeyeceği noktasında çok önemlidir.6

Kamu görevlisinin suç teşkil eden davranışlarının genel olarak kişisel kusura sebebiyet vereceği ve haliyle hizmet kusurundan bahsedilemeyeceği ifade edilmektedir. Fakat bazı durumlarda kamu görevlisinin suç işlemesi, kusurun görevden ayrılabilmesi için yeterli olmayabilir. Yani her durumda kamu görevlisinin suç işlemesi kişisel kusuruna yol açmayabilir, hizmet kusuru değerlendirilebilir. Örnek olarak kolluk görevlilerinin işlediği suçların görevden ayrılabilmesinin mümkün olmadığı gösterilmektedir.7

Ağır kusur halinde de artık kişisel kusurdan bahsedilecektir. Ağır kusur ise kamu görevlisinin görevini icra ederken yaptığı hatanın kabul edilemez nitelikte olmasını ifade eder.8

Son olarak kamu görevlisinin subjektif davranışları da kişisel kusura sebebiyet vermektedir. Çünkü, kamu görevlisi kamu görevini ifa ederken sadece kamu yararı amacı gözetmelidir. Kamu gücü vasıtasıyla tanınan üstünlüğü sadece kamu yararı için kullanmalıdır.9 Danıştay’ın konuya ilişkin kararında da bu durum açıkça ifade edilmektedir; “…Kamu görevlisinin, tamamen kendi iradesi ile kişilere karşı siyasal, kişisel veya başka nedenlerle kin, garaz, husumet ve benzeri duyguların etkisi altında zarar vermesi halinde eylem ile kamu görevinin yürütülmesi arasında objektif bir nedensellik bağının varlığından söz edilemez” Danıştay’a göre bu hallerde nedensellik bağı kesilecek ve hizmet kusuru oluşmayacaktır.10

IV- YÜKSEK MAHKEMELERİN İLGİLİ KARARLARI

Yargı kararlarının uygulanmamasına ilişkin değerlendirme; “İdare adına verilen kararlarla ortaya çıkan ve yukarıda idarenin ağır hizmet kusuru olarak nitelendirilen “yargı kararını uygulamama” eyleminin, gerçekte bu konuda idare adına yetki kullanan kamu görevlilerinin kişisel kusurlarından doğduğu açıktır. Çünkü bir hukuk devletinde, Anayasa’nın ve yasaların açık hükmüne karşın, hiçbir hukuki veya maddi sebep gösterilmeden bilinçli olarak sergilenen keyfi bir davranışın idareden kaynaklandığını kabul etmek olanaksızdır.”11

Suç teşkil eden eylemlere ilişkin değerlendirme; “Bu durumda, hükümlü memur …, adam öldürme ve yaralama şeklindeki suç teşkil eden eylemleri, personel servisini ve idarenin kendisine tahsis ettiği silahı kullanarak, başka bir ifadeyle, idarenin araç ve gereçlerini kullanıp olanaklarından yararlanarak gerçekleştirdiğinden, söz konusu eylemlerinin hizmetten ve idareden ayrılamayacak nitelikte kişisel kusur teşkil ettiği, başka bir ifadeyle görev kusuruna (hizmet içi kişisel kusur) bağlı olarak idarenin sorumluluğunu gerektirdiği sonucuna varılmaktadır.”12 Görülmekte olduğu üzere Danıştay bu kararda, suç işlenmesini görevden ayrılabilen kişisel kusur olarak kabul etmemiştir.

İdarenin aracının karıştığı trafik kazasına ilişkin değerlendirme (1); “Kamu kurumuna ait motorlu aracın kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla işletilmesi sırasında bir kamu görevlisinin yaralanması ya da ölmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı, idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, idari işlem ve eylemden doğan zararların giderilmesi için 2577 sayılı İYUK 2/1-b. maddesine göre açılacak bir tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.”13

İdarenin aracının karıştığı trafik kazasına ilişkin değerlendirme (2);Davalı Meram Belediye Başkanlığı’nın işçisi olan davalı …’in kullandığı çöp süpürme aracı ile seyir halinde iken meydana gelen trafik kazası sonucunda kusurlu davranışı ile davacıların murisi olan Ali’nin ölümüne sebebiyet verdiği iddiasıyla ve işçiyi hasım göstererek, davacılar eldeki tazminat davasını açmışlardır. Davacıların bu iddiası, içerikçe davalı belediye işçisi Mehmet’in görevi sırasında ve görevini ifa ederken işlediği bir kusura ve bu kusurun niteliği itibariyle de kamu görevlisinin ihmaline dayanmaktadır. Hal böyle olunca, davalının görevi dışında kalan kişisel kusuruna dayanılmadığına, dikkatsizlik ve tedbirsizliğe dayalı da olsa eylemin görev sırasında ve görevle ilgili olmasına ve hizmet kusuru niteliğinde bulunmasına göre, eldeki davada husumet, kamu görevlisine değil, idareye düşmektedir. Öyle ise, dava idare aleyhine açılıp, husumetin de idareye yöneltilmesi gerekir.”14

İdarenin aracının karıştığı trafik kazasına ilişkin değerlendirme (3); “Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur.”15 Anayasa Mahkemesi’ne göre karayolunda meydana gelen tüm trafik kazalarında adli yargı görevli olacaktır. Nitekim, kamu gücünün kullanılması söz konusu olmayıp hizmet ile ilgili bir bağlantı yoktur.

Mustafa Ödemiş

27.03.2024

Diğer Yazılar Kategorisi


  1. Türk Hukuk Lugatı, 3. Baskı, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 1991, s. 208 ↩︎
  2. Ender Ethem Atay, İdare Hukuku, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2022, s. 394 ↩︎
  3. Nazım Taha Koçak, Tam Yargı Davaları, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2022, s. 31 ↩︎
  4. Hukuk Genel Kurulu, 17.01.2018, E.2017/4-1433, K.2018/49 ↩︎
  5. Hukuk Genel Kurulu, 27.03.2015, 1575/1102 ↩︎
  6. Halil Kalabalık, İdare Hukuku Dersleri Cilt -II-, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2021, s. 352 ↩︎
  7. Buket Deniz, “İdarenin Sorumluluğunu Doğuran Hizmet Kusuru ve Hizmet Kusuru – Kişisel Kusur Ayrımı”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2021 (153), ss. 187-234 ↩︎
  8. Yasin Söyler, “Yargıtay Kararları Işığında Kişisel Kusur”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XIV, Y. 2010, S. 2, ss. 555-592 ↩︎
  9. Tevfik Karataş, İdare Hukukunda İdarenin Hizmet Kusuru Dolayısıyla Sorumluluğu (Bolu: Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2006), 73 ↩︎
  10. Danıştay 10. Daire, 06.11.2013, 985/7802 ↩︎
  11. Danıştay 5. Daire, 10.11.1997, 3611/2485 ↩︎
  12. Danıştay 10. Daire, 25.10.2021, 4146/5026 ↩︎
  13. Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, 14.11.2005, 68/86 ↩︎
  14. Hukuk Genel Kurulu, 27.03.2013, 831/393 ↩︎
  15. Anayasa Mahkemesi, 26.12.2013, 68/165 ↩︎

Uyuşmazlık Mahkemesi