Soruşturma Evresinde Şüphelinin Müdafii ile Görüşmesinin Kısıtlanması

Çalışmanın PDF formatı için mail gönderiniz.

Bu yazıda kanun koyucu tarafından 2016 yılında CMK’ya eklenen, bazı hallerde şüphelinin müdafii ile görüşme hakkının kısıtlanması yönündeki düzenleme incelenmiştir. Konuya dair öğreti görüşleri ile AİHM ve AYM kararları da yazıda yer almıştır.

I- AİHS ve AVUKAT YARDIMINDAN YARARLANMA HAKKI

“Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek…” AİHS m.6’da düzenlenen adil yargılanma hakkının birçok alt başlığı bulunmaktadır. Bunlardan biri de yukarıda madde düzenlemesine aynen yer verilen m.6/3-c yani avukata erişim hakkıdır. Avukata erişim hakkına yapılan müdahalenin hukuka aykırı olması durumunda adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin avukat yardımından yararlanma hakkının işlevine ilişkin değerlendirmesi önemlidir; “Avukat yardımından yararlanma hakkı, özellikle, sanığın yetkililer tarafından sergilenen baskıcı tutumlara karşı korunmasına katkı sağlar. Bu, kötü muamele karşısında temel bir teminattır. Avukat yardımına erişimi engellenmiş olan bir sanığın özellikle baskı veya kötü muamele gibi uygun olmayan bir tutumla karşı karşıya kaldığı durumlarda, yerel mahkemelerin ve AİHM’nin söz konusu durumu en dikkatli şekilde incelemesi gereklidir.”1 Mahkeme’ye göre polis tarafından ilk ifadenin alındığı andan itibaren müdafi yardımından yararlanma hakkı mevcuttur, ancak bu hak mutlak bir hak olmayıp geçerli nedenlerle kısıtlanabilmektedir. Fakat bu kısıtlamanın, her vaka özelinde yargılamanın bütünü bakımından adil yargılanma hakkını ihlal edip etmediği araştırılmalıdır.2 Anayasa Mahkemesi’nin de konuya bakış açısı aynıdır; “Bu bakımdan soruşturma aşamasında bir avukat yardımından yararlanma en az kovuşturma aşaması kadar önemlidir. Çünkü bu aşamada elde edilen deliller, yargılama sırasında söz konusu suçun hangi çerçevede ele alınacağını belirlemektedir. Özellikle delillerin toplanması ve kullanılması aşamasında cezai yargılamaya ilişkin mevzuat giderek daha karmaşık hâle geldiğinden sanık, kovuşturmanın bu aşamasında kendisini savunmasız bir durumda bulabilir ve ancak bu savunmasızlık ya da kendini suçlamaya karşı koruma hakkı bir avukatın yardımı ile gereği gibi telafi edilebilir.”3

II- CMK m.154 DÜZENLEMESİ

Avukat yardımından yararlanma hakkının unsurlarından biri de şüphesiz ki ceza yargılamasının her aşamasında müdafi ile görüşme hakkıdır. Müdafi ile görüşme kenar başlıklı CMK m.154 uyarınca; “(1) Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz. (2) (Ek: 3/10/2016-KHK-676/3 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/3 md.) Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imâl ve ticareti suçları bakımından gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, hâkim kararıyla yirmi dört saat süreyle kısıtlanabilir; bu zaman zarfında ifade alınamaz.” CMK m.154’e OHAL KHK ile eklenen ve sonra aynen kabul edilen ikinci fıkra TCK m.302-339 arasındaki suçları, Terörle Mücadele Kanunu’nda düzenlenen suçları ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imâl ve ticareti suçlarını kapsamaktadır. Yani müdafi ile görüşme hakkına kısıtlama getiren ikinci fıkrada belirtilen suçlar sınırlı sayı ilkesi gözetilerek düzenlenmiş olup yorum yoluyla genişletilemez.

Kanun koyucunun madde gerekçesindeki ifadeleri ise şu istikamettedir; “Madde, avukatın vekâletnamesinin bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek olmadan yakalanan, gözaltına alınan, muhafaza altına alınan veya tutuklu bulunan şüpheli veya sanık ile her zaman görüşebileceği ilkesini getirmiş bulunmaktadır. Bu hâlde tutukevinin iç düzenine, elbette ki uyulacaktır. Maddede, görüşmenin, savunma hakkının gereğine uygun olarak cereyan edebilmesi için gerekli maddî koşullar da gösterilmiştir. İdare tarafından başkalarının duyamayacağı bir ortamın görüşmede sağlanması zorunludur. Ayrıca ilgilinin avukatı ile olan yazışmaları hiçbir suretle denetimden geçirilmeyecektir.”

III- KONUYA İLİŞKİN ÖĞRETİ GÖRÜŞLERİ

CMK m.149/3 uyarınca; “Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz.” Genel kural bu olsa da kanun koyucu tarafından 2016 yılında bu kurala bir istisna getirilmiştir. Bu istisnanın savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu şüphesizdir. İlgili düzenleme sadece şüphelinin müdafi ile görüşme hakkını kapsamaktadır yoksa sanık hakkında ayrık bir düzenleme mevcut değildir. Şüpheliden bahsedildiği için müdafi ile görüşme hakkı CMK m.154 anlamında sadece soruşturma evresinde kısıtlanabilir.

Bu kararı C. Savcısının talebi üzerine sulh ceza hâkimi verecektir. Hâkim tarafından re ’sen bu karar verilemez. Ayrıca hâkim kararı olduğundan itiraz kanun yolu açıktır. Müdafi ile görüşme hakkı azami olarak 24 saat süreyle kısıtlanabilir, bu süre uzatılamaz. Son olarak kısıtlama boyunca şüphelinin ifadesi alınamayacaktır. Şüphelinin ifadesinin alınamaması savunma hakkının temini açısından olumlu bir düzenlemedir.4 Nitekim, her ne kadar müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamasa da şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında bu işlemi C. Savcısı yapacaktır ve bu ifade hükme esas alınabilecektir.

Dülger’e göre 2016’da eklenen düzenlemenin herhangi bir mantığı bulunmadığı gibi savunma hakkı açısından gelinen noktada bir geriye gidişi ifade etmektedir. Yazara göre düzenlemenin asıl amacı, organize suçlarda şüpheli müdafilerinin diğer şüpheliler ile bilgi paylaşıp kaçmalarına sebep olabileceklerinden duyulan kaygıdır. Yazar, bu amaca ulaşabilecek ve insan haklarını gözeten başkaca bir araç bulunabileceğini ileri sürmektedir.5

Çeliksoy6 ise ikinci fıkra düzenlemesini farklı yönden eleştirip bir de çözüm önerisi sunmaktadır; “Kısıtlamanın hangi suç tipleri açısından yapılabileceğinden ziyade, müdafi ile görüşme hakkını getirilecek kısıtlamanın gerekçesinin kesin ve net bir şekilde belirlenmesi gerekir.” Çözüm önerisi ise şudur; “Türk hukukunda polis karakolunda müdafi ile görüşme hakkını kısıtlama sebeplerinin ne olduğu yönünde bir eksiklik söz konusudur. Bu eksiklik, AİHM ile uyumlu olacak şekilde, müdafi ile görüşme hakkının sadece cana, özgürlüğe veya fiziki bütünlüğe karşı ciddi olumsuz sonuçların ortaya çıkması önlemek amacıyla acil bir ihtiyacın varlığı halinde kısıtlanabileceği kanunda açıkça belirtilerek ortadan kaldırılmalıdır.”

IV- AİHM ve AYM’NİN KONUYA BAKIŞI

AİHM’nin konuya ilişkin ifadelerine öncelikle değinmek gerekir; “Avukat yardımı olmaksızın polis tarafından alınan ifadelerin 6. maddeye uygunluğunun değerlendirilmesinde Mahkeme, iki ayrı ancak birbiriyle ilgili hususu dikkate alır. Bunlardan ilki, avukat yardımından yararlandırılmaması için “zorlayıcı sebeplerin” bulunup bulunmadığıdır. İkinci unsuru; avukat yardımına uygulanan kısıtlamanın zorlayıcı sebeplerden ötürü gerekçelendirildiği ve bu nedenle kendi içinde 6. maddeye uygun olduğu durumlarda bile, hakkaniyet adına, polisin avukat yokluğunda yürüttüğü ifade alma işlemi esnasında bulunulan bir beyanın sonraki cezai yargılama işlemlerinin kapsamı dışında bırakılması gerekli olabilir. Mahkeme değerlendirmesinin bu aşamasında soru, yargılamaların hakkaniyeti bir bütün olarak dikkate alındığında, avukat yardımı olmaksızın bulunulan bir beyanın kabulü, başvuran için haksız bir duruma yol açıp açmadığıdır.”7

Anayasa Mahkemesi’nin müdafi yardımından yararlanma hakkına kısıtlama getirilmesine ilişkin 2021 yılındaki şu tespitlerine de yer vermek gerekir; “…Meşru amaçlarla müdafiyle görüşme hakkına kısıtlama getirilirken bu kısıtlama ile savunma, kişi hürriyeti ve güvenliği hakları arasındaki denge gözetilmeli, kısıtlama hiçbir şekilde müdafi yardımından etkili bir biçimde yararlanma hakkını engellememelidir. Meşru bir amaçla kısıtlama yapılsa dahi yargılaması devam eden kişilere savunma hakkının etkin bir şekilde kullanımı bakımından yeterli güvencelerin tanınması gerekir.”8

V- SONUÇ

Avukat yardımından yararlanma hakkı adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Avukat ile görüşme hakkı da avukat yardımından yararlanma hakkının bir unsuru olup şüpheli, sanık veya hükümlünün avukat ile görüşmesine istisna getirilmesi adil yargılanma hakkına bir müdahale teşkil edecektir. Bu müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için AİHM tarafından belirlenen bazı ilkeler bulunmaktadır. Ülkemizde ise AYM, AİHM ile uyumlu şekilde konuyu ele almaktadır. Kanun koyucu tarafından 2016 yılında getirilen ve soruşturma evresinde şüphelinin müdafii ile görüşme hakkını kısıtlayan düzenleme öğretide farklı yönlerden eleştirilmektedir. Her ne kadar kanun koyucu kısıtlamanın çerçevesini gerek suçlar gerekse de süre yönünden oldukça dar olarak çizmişse de AİHM’nin konuya bakış açısı suç veya süre yönünden değil, yargılamanın tümü bakımından adil yargılanma hakkına halel getirilip getirilmediği noktasındadır.

Mustafa Ödemiş

25.03.2024

Ceza Muhakemesi Hukuku


  1. İbrahim ve diğerleri v. Birleşik Krallık, 50541/08, 50571/08, 50573/08 ve 40351/09 ↩︎
  2. John Murray v. Birleşik Krallık, 18731/91 ↩︎
  3. Aligül Alkaya ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1138, 27/10/2015 ↩︎
  4. Erdener Yurtcan, Ceza Avukatının El Kitabı, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2021, s. 380 ↩︎
  5. Murat Volkan Dülger / Şaban Cankat Taşkın, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2023, s. 243 ↩︎
  6. Ergül Çeliksoy, “Polis Karakolunda Müdafi ile Görüşme ve Müdafiden Yararlanma Hakkının AİHM’nin İbrahim ve Diğerleri/ Birleşik Krallık Kararı Işığında Değerlendirilmesi”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Yıl:9, Sayı:35 (Temmuz 2018), ss. 665-687 ↩︎
  7. İbrahim ve diğerleri v. Birleşik Krallık, 50541/08, 50571/08, 50573/08 ve 40351/09 ↩︎
  8. AYM, E.2016/205, K.2019/63, 24/7/2019 ↩︎

Ceza Muhakemesi Kanunu