Adlî Otopsi ve Feth-i Kabir

Çalışmanın PDF formatı için mail gönderiniz.

Bu yazıda Ceza Muhakemesi Kanunu tarafından, maddi gerçekliğin ortaya çıkarılabilmesi için düzenlenen adlî otopsi ve feth-i kabir işlemleri değerlendirilmiştir. Bu kapsamda bu iki işleme ilişkin usûl ve esaslar mevzuat çerçevesinde ifade edilmiştir. Konuya ilişkin öğreti görüşlerine de yer verilmiştir.

I- ADLÎ OTOPSİ

Otopsi kelimesinin Yunanca kaynaklı olduğu ve “kendi kendine” ile “görmek” kelimelerinin birleşiminden oluştuğu ifade edilmektedir. Otopsi kelimesi, ölüm sonrası inceleme ve göz tanıklığı olarak da kullanılmaktadır.1 Ceza muhakemesi anlamındaki otopsi ise adli otopsi olup, “Kaza, intihar, cinayet sonucunda oluşan ya da yalnızken veya beklenmedik bir şekilde meydana gelen ölüm olayları gibi şüpheli durumlarda adaletin sağlanması ve toplumun korunması amacıyla ölüm nedenini, tarzını ve zamanını belirlemek ve delil özelliği taşıyan materyali bularak saklamak ve ölenin kimliğini tespit etmek amacıyla yapılmasına yetki verilen özel tipte bir otopsidir.”2 Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) otopsiyi düzenlediği 87.maddede otopsinin tanımı yapılmamıştır. İlgili düzenleme şu şekildedir; “(1) Otopsi, Cumhuriyet savcısının huzurunda biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi raporunda açıkça belirtilir. (2) Otopsi, cesedin durumu olanak verdiği takdirde, mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasını gerektirir. (3) Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan tabibe, otopsi yapma görevi verilemez. Ancak, bu tabibin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalığın seyri hakkında bilgi vermesi istenebilir. (4) Gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından verilir. Mezardan çıkarma kararı, araştırmanın amacını tehlikeye düşürmeyecekse ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhâl bildirilir. (5) Yukarıdaki fıkralarda sözü edilen işlemler yapılırken, cesedin görüntüleri kayda alınır.” 88.maddede yeni doğanın otopsisi ve 89.maddede ise zehirlenme şüphesi üzerine yapılacak işlem düzenlenmiş olup bunlara bu çalışmada değinilmeyecektir. Otopsi, CMK’da gözlem altına alma, muayene ve keşif ile aynı bölümde yer almaktadır.

Otopsi, birçok amaca hizmet etmekle beraber esas işlevi, ceza muhakemesinin amacı olan maddi gerçekliğin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamasıdır. Gerçekten de Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 136 sayılı ve 23/11/2006 tarihli genelgesi de bunu doğrular niteliktedir; “Soruşturmanın vazgeçilmez delillerinden biri olan otopside en önemli husus; bulguların saptanması suretiyle tutulacak kayıtların¸ yürütülen soruşturmanın aydınlatılmasında olumlu sonuçlar verecek şekilde eksiksiz olmasının sağlanmasıdır. Öte yandan¸ ceset üzerinde maddî olarak ancak bir defa sağlıklı otopsi yapılabileceği¸ bu suretle en küçük bir dikkatsizlik ya da kayıtsızlığın bulguların cesetle birlikte mezara gömülmesi sonucunu doğuracağı tartışma götürmeyen bir gerçektir.” Yanlış ve eksik yapılan bir otopsi ceza yargılamasında maddi gerçeğe uygun bir karar verilmesinin önünde engel olacaktır.3

II- OTOPSİ KARARI ve İCRA EDİLME ŞEKLİ

CMK m.87/1-2 uyarınca; “Otopsi, Cumhuriyet savcısının huzurunda biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi raporunda açıkça belirtilir. Otopsi, cesedin durumu olanak verdiği takdirde, mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasını gerektirir.” Otopsi esas itibariyle bir soruşturma işlemi olduğu için otopsi kararını verme yetkisi C. Savcısındadır. CMK m.87/4’te düzenlenen feth-i kabir ise soruşturma evresinde C. Savcısı kararı ile kovuşturma evresinde ise mahkeme kararı ile yapılabilecektir. Ayrıca otopsi her ne kadar C. Savcısının huzurunda yapılsa da teknik bilgi eksikliği itibariyle elde edilen bulguları C. Savcısının değerlendiremeyeceği açıktır. Bu sebeple öğretide otopsinin nasıl yapılacağının ve elde edilen bulguların nasıl değerlendirileceğinin hekim bilirkişinin yetki ve sorumluluğunda olduğu kabul edilmektedir.4 Nitekim, kanun koyucu da otopsinin biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından icra edileceğini öngörmüştür.

Cinayet ve intihar olguları ile şüpheli doğal görünümlü ölümlerde otopsi yapılmasının bir zorunluluk olduğu ileri sürülmektedir. Yani bu olgularda C. Savcısı otopsi kararı vermek zorundadır. Ayrıca otopsi yapılırken kanun koyucunun bilimsel esaslara uygun olarak öngördüğü şekliyle mutlaka baş, göğüs ve karnın açılması gerekir. Kanuni düzenleme böyle olsa da bazı vakalarda tüm boşlukların açılması gerekmeyebilir. Bazı durumlarda ise üç boşluk yeterli olmayabilir ve otopsi vücudun diğer bölgelerine genişletilebilir.5

III- ÖLÜMÜNDEN ÖNCE ÖLENİ TEDAVİ ETMİŞ OLAN HEKİME OTOPSİ YAPMA GÖREVİNİN VERİLEMEMESİ

Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan tabibe, otopsi yapma görevi verilemez. Ancak, bu tabibin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalığın seyri hakkında bilgi vermesi istenebilir. Dülger’e göre bu düzenlemenin amacı otopside tarafsızlığın sağlanmasıdır. Böylece kişinin ölümünde belki de kusuru bulunan hekim tarafından otopsinin yapılması engellenerek maddi gerçekliğin ortaya çıkmasına hizmet edilmektedir.6 Her ne kadar söz konusu hekim otopsiyi icra edemeyecekse de bilgi verme amaçlı otopside hazır bulunabilir.

IV- FETH-İ KABİR İŞLEMİ

Gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından verilir. Mezardan çıkarma kararı, araştırmanın amacını tehlikeye düşürmeyecekse ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhâl bildirilir. Feth-i kabir işleminin gerekçesi olarak öğretideki şu ifadelere yer verilmesinde fayda vardır; “Adli olgu ihbarı ve incelemesi yapılmadan, defin ruhsatı alınmadan ve gizlice gönülmüş cesetlerde ya da gömüldükten sonra ortaya çıkan bilgi ve iddialar veya eksik inceleme-otopsi nedeniyle mezar açılarak cesedin çıkartılması, adli amaçlı incelemeler yapılması gerekebilmektedir.”7 Anlaşılmaktadır ki feth-i kabir çeşitli gerekçelerle yapılabilir; ceset gerekli adli incelemeler yapılmadan gömülmüş olabilir, gizlice (usulsüz) gömülmüş olabilir ya da usulüne uygun olarak gömülmüş olmasına rağmen eksik inceleme yapılmış olabilir veya sonradan ortaya çıkan olgular mezarın açılmasını gerektirmiş olabilir. Feth-i kabir kararını verme yetkisi soruşturma evresinde C. Savcısınındır. Kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından feth-i kabire karar verilecektir. Feth-i kabir işleminin devamında otopsi yapılacaksa otopsiye ilişkin hükümler uygulanmalıdır. Örneğin, kovuşturma evresi de olsa C. Savcısı otopsiye katılmalıdır yoksa hâkim değil. Son olarak feth-i kabir işlemi, araştırmanın amacını tehlikeye düşürmeyecekse ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhâl bildirilir.

V- OTOPSİ ve FETH-İ KABİR ESNASINDA CESEDİN GÖRÜNTÜLERİNİN KAYDA ALINMASI

CMK m.87/5 uyarınca otopsi ve feth-i kabir yapılırken cesedin görüntüleri kayıt altına alınmalıdır. Cesedin görüntülerinin kayda alınmasının sebebinin, ileri tetkik ve raporların hazırlanmasında görüntülere tekrar başvurma ihtiyacının doğabileceği ihtimali olduğu kabul edilmektedir.8 Yukarıda ifade edildiği üzere ceset üzerinde sağlıklı olarak bir defa otopsi yapılabileceği kabul edildiğinden yapılan otopsinin/otopsilerin kayda alınması zorunluluğu getirilmiştir. Böylece daha sonradan hazırlanacak raporlar açısından hekimler için de büyük kolaylık sağlanmış olacaktır. Zira, ölümden uzun zaman geçtikten sonra sağlıklı bir otopsi yapılabilmesi hatta otopsi yapılabilmesi mümkün olmayabilir.

VI- SONUÇ

Ceza muhakemesinin amacı olan maddi gerçekliğin ortaya çıkarılmasında otopsi ve feth-i kabir büyük önemi haizdir. Bu sebeple kanun koyucu otopsi ve feth-i kabir işlemini CMK’da açıkça düzenlemiştir. Otopsi, teknik bir işlem olduğundan bu noktada hekimlerin de büyük bir yetkisi ve de haliyle sorumluluğu bulunmaktadır. Sağlıklı bir otopsinin sadece bir defa yapılabileceği kabul edilmektedir. Bu sebeple özellikle ilk otopsi yapılırken yüksek titizlikle davranılmalı ve kanun koyucunun öngördüğü şekliyle üç boşluk (baş-göğüs-karın) açılmalıdır. Bu işlemler yapılırken de kanunun amir hükmü uyarınca görüntüler kayıt altına alınmalıdır, zira bir daha sağlıklı otopsi yapma imkânı olmayabilir. Son olarak, her ne kadar otopsiye C. Savcısının takdirine bağlı olarak başvurulabilecekse de şüpheli ölümlerde, cinayetlerde ve intihar olgularında muhakkak otopsi yapılması gerektiği ifade edilmektedir. Bu olgularda otopsinin bir zorunluluk olduğu kabul edilmektedir.

Mustafa Ödemiş

17.03.2024

Ceza Muhakemesi Hukuku


  1. Ahmet Nezih Kök, Türk Ceza Adalet Sisteminde Adli Tıp Uygulamaları, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2014, s. 222 ↩︎
  2. Osman Celbiş vd., “Türkiye’de Adli Otopsi Uygulamasındaki Güncel Hukuki Durum”, C. 11, S. 1, 2004, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, ss. 53-56 ↩︎
  3. Erhan Günay, Adli Muayene ve Otopsi, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2021, s. 25 ↩︎
  4. Cumhur Şahin / Neslihan Göktürk, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2023, s. 467 ↩︎
  5. Sermet Koç / Muhammed Can, Birinci Basamakta Adli Tıp, İstanbul Tabip Odası, İstanbul, 2011, s. 152-157 ↩︎
  6. Murat Volkan Dülger / Şaban Cankat Taşkın, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2023, s. 672 ↩︎
  7. Mustafa Kaygısız, Temel Adli Bilimler, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2017, s. 93 ↩︎
  8. Mustafa Arslantürk, Cumhuriyet Savcısının Soruşturma Temel Kitabı, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayıncılık, Ankara, 2022, s. 353 ↩︎

Ceza Muhakemesi Kanunu

Konuya ilişkin Minnesota Protokolü de incelenebilir.