İddianamenin İadesi Kurumu ve Özellikle CMK 174/1-b

Çalışmanın PDF formatı için mail gönderiniz.

Bu yazıda Ceza Muhakemesi Kanunu’nun bir yeniliği olan iddianamenin iadesi kurumu ve özellikle, iddianamenin suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenmesi sebebiyle iade edilmesi ele alınmıştır. Bu bağlamda konuya ilişkin öğreti görüşlerine yer verildiği gibi örnek Yargıtay kararlarına da yeri geldiğinde değinilmiştir.

I- İDDİANAMENİN İADESİ

İddianamenin iadesi kurumu Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174. maddesinde düzenlenmiştir. Madde düzenlemesi uyarınca mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle iddianamenin Cumhuriyet başsavcılığına iadesine kanunda belirtilen sebeplerden bir veya birkaçı gerekçe gösterilerek karar verilir. Kanunda belirtilen sebepler; iddianamenin 170. maddeye aykırı olarak düzenlenmesi -iddianamede bulunması gereken hususlarda eksiklik veya hata-, suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenmesi, ön ödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde ön ödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenmesi ve soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenmesidir. Maddenin ikinci fıkrasında ise suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceği öngörülmüştür.

İddianamenin iadesi şekli sebeplerle yapılabilse de öğretide sırf şekli sebeplerle iddianamenin iade edilmemesi gerektiği, nitekim sırf şekli sebeplerle iddianamenin iadesinin bu kurumun amacına hizmet etmediği ileri sürülmektedir.1

İddianamenin iadesi kurumunun birçok amaca hizmet ettiği ifade edilmektedir. Bu amaçlar arasında; masumiyet karinesinin güvence altına alınması, lekelenmeme hakkı, doğrudan doğruyalık, insanilik, kamusal ve ekonomik yararın gözetilmesi, ucuzluk, basitlik ve adalet ile hakkaniyetin büyük önemi haiz olduğu belirtilmektedir.2 İddianamenin iadesine karar verilmesi durumunda soruşturma dosyası ve iddianame, iade kararıyla birlikte Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir. Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi kararına itiraz edebileceği gibi iade kararını doğru buluyorsa karar doğrultusunda soruşturmayı genişletebilecek, hataları düzeltebilecek veya eksikleri tamamlayabilecektir.3

Uygulamada iddianamenin iadesi konusunda Cumhuriyet savcıları ile hâkimler arasında problemlerin yaşandığı, özellikle bazı iadelerin gerekçesiz bazılarının da mazur görülebilecek ufak tefek hatalar sebebiyle yapıldığı, bu durumun da Cumhuriyet savcılarının yakınmasına yol açtığı ileri sürülse de bunun çözülebilir bir uygulama problemi olduğu ve zaman geçtikçe tamamen yok olacağı, ayrıca iddianamenin iadesi kurumundan beklenen fayda ile mukayese edildiğinde görmezden gelinmesi gerektiği öğretide kabul edilmektedir.4

Yargıtay’ın iddianamenin iadesi kurumuna bakış açısı şu istikamettedir; “CMK’nın 174. maddesinde iddianamenin iadesi müessesi düzenlenmiştir. Bu kurumla, kamu davasının açılmasından evvel kanuni şartları taşımayan, yeterli bilgileri içermeyen ve hatalı düzenlenen iddianamelerin bir nevi süzgeçten geçirilip filtrelenerek yargının faaliyetinin hızlandırılması, makul sürede yargılamanın gerçekleştirilmesi, gereksiz davaların önüne geçilmesi, lekelenmeme hakkının korunması amaçlanmaktadır. CMK’nın 174. maddesinde iddianamenin iadesi sebepleri sınırlı sayıda gösterilmiştir. Bu sebepler dışında iddianamenin iade edilmesi ceza adalet sistemimizde kabul edilmemiştir.”5 Bu kararda da görülmekte olduğu üzere iddianamenin iadesi, birden fazla amaca hizmet eden ve sınırlı sayı ilkesi gözetilerek düzenlenen bir kurum olup 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun getirdiği yeniliklerden biridir.

II- SUÇUN SÜBÛTUNA DOĞRUDAN ETKİ EDECEK MEVCUT BİR DELİL KAVRAMI

Kanun koyucu tarafından m.174 gerekçesinde şu ifadelere yer verilmiştir; “Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir. Mahkemenin bu kararı üzerine Cumhuriyet savcısı, eğer itiraz yoluna gitmeyecekse yeniden soruşturma yapacaktır. Yaptığı bu soruşturma sonunda yeterli delil saptayabildiğinde Cumhuriyet savcısı yeniden iddianame düzenleyerek mahkemeye verecek, yeterli delil bulamazsa kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. Böylece soruşturmanın gereğince tamamlanmadan dava açılmasının sakıncaları, duruşmaların uzaması ve ertelenmesi önlenebilecektir.” Gerekçede kanun koyucu “yeterli delil” kavramını tercih etmişken madde düzenlemesinde ise suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil kavramı tercih edilmiştir. Bu sebeple suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil kavramı noktasında bir belirsizlik söz konusudur, nitekim kanun koyucu tarafından tanımı yapılmamıştır.

Cumhuriyet savcısı tarafından bir delil suçun sübûtuna doğrudan etki edecek nitelikte görülmesine rağmen hâkim tarafından suçun sübûtuna doğrudan etki edecek nitelikte görülmeyebilir, esasen buna yol açan temel sebep de kavramın belirsizliğidir.6 Öğretide, “suçun sübutuna etki etmek” ile kastedilenin fiilin fail tarafından işlendiğini ispatlayan değil, suçun fail tarafından işlenip işlenmediğini aydınlatacak olan deliller olduğu ifade edilmektedir.7 Ayrıca suçun sübutuna doğrudan etki edecek delilin, Cumhuriyet savcısı tarafından toplanma imkanı olduğu halde toplanmamış olması gerekir yani soruşturma evresinde toplanması mümkün olmayan delilin toplanmamış olması iadeyi gerektirmez.8

Yargıtay’a göre bu kavram her olayın oluş şekline göre müstakil değerlendirilmelidir; “Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut delillerin yargılamanın makul bir sürede bitirilebilmesi için duruşma başlamadan önce toplanması gerektiği, suçun sübutuna doğrudan etki edecek delillerin ise olayın oluş şekline göre ceza muhakemesi hukuku çerçevesinde belirleneceğinin anlaşılması karşısında…”9

III- SUÇUN SÜBÛTUNA DOĞRUDAN ETKİ EDECEK MEVCUT BİR DELİL SEBEBİYLE İDDİANAMENİN İADESİ ÖRNEKLERİ

A-) Şüphelinin Lehine Olan Delillerin Toplanmaması Sebebiyle İddianamenin İadesi

CMK m.160/2 uyarınca; “Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” Yargıtay verdiği bir kanun yararına bozma kararında şüphelinin lehine olan delillerden suçun sübûtuna doğrudan etki edecek nitelikte olanların toplanmaması nedeniyle iddianamenin iadesini hukuka uygun bulmuştur; “Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «Dosya kapsamına göre, şüpheliler E.. O.. ve E.. M..’nin savunmalarında suça konu ilaçları reçeteye bağlı olarak kullandıklarını iddia etmeleri karşısında, şüphelilerin savunmalarında belirtilen reçetelerin temin edilerek doğruluğu teyit edildikten sonra ele geçen suça konu ilaçlar ile reçetede belirtilen ilaçların isim, miktar ve kullanım süreleri bakımından reçetelerle uyumlu olup olmadıkları yönünden suçun oluşumuna ve şüphelilerin hukuki durumlarına mutlak suretle etki edecek Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınmadan ve şüphelilerin lehlerine olan deliller toplanmadan haklarında kamu davası açıldığının anlaşılması karşısında, iddianamenin iadesi kararına yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü ile iddianamenin iadesi kararının kaldırılmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29.07.2013 tarihli kararının bozulması istenmiştir. Kanun yararına bozma isteği yerinde görüldüğünden…”10

B-) Delillere İlişkin Kovuşturma Aşamasında Mahkeme Tarafından Tamamlanabilecek Eksiklikler Sebebiyle İddianamenin İadesi

“Soruşturma aşamasında toplanan deliller itibariyle kamu davası açılması için yeterli şüphenin oluşmasına ve mahkemece suçun sübutuna doğrudan etki edeceği değerlendirilen konuşmaya ait kaydın temin edilmiş bulunmasına, ses eşleştirmesini içerir incelemenin kovuşturma aşamasında mahkemesince tamamlanmasının mümkün görülmesine nazaran iddianamenin iadesi kararı ile bu karara yönelen itirazın reddine dair verilen mercii kararında isabet bulunmamaktadır.”11 Farklı bir örnek olarak Ceza Genel Kurulu kararı uyarınca, sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 230 uncu maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığı, Ticaret Sicil Gazetesinin Mahkemesince de temin edilebileceği ifade edilmektedir.12

C-) Şüphelinin İfadesinin Alınmamış Olması Sebebiyle İddianamenin İadesi

Yargıtay’a göre şüphelinin ifadesinin alınmamış olması genel olarak iddianamenin iadesi sebebi değildir; “Bu kapsamda inceleme konusu soruşturma dosyası değerlendirildiğinde; 5271 sayılı Kanun’un 170 inci maddesinin üçüncü fıkrasında iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca, Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği, şüphelinin yapılan aramalara rağmen bulunamadığı ve hakkında yakalama kararı çıkartıldığı, iddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı anlaşılmakla; kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.”13 Fakat Yargıtay’ın terör suçlarında iddianamenin iadesine ilişkin görüşü farklıdır; “Terör suçlarında amaç suça elverişli araç suç işlenmesi halinde suç tarihi araç suçun işlendiği tarihtir. Bu nedenle mütemadi suçtan bahsetmek söz konusu değil ise de, örgütsel faaliyetlerinin devam ettiği dönemlerde aynı nitelikte suç işleme olanağı bulunduğundan yerleşik uygulamaya göre amaç suçtan ancak bir kez hüküm kurulması gerekliliği karşısında, yakalanmayan sanık hakkında kamu davası açılması usul ekonomisi bakımından fayda sağlamayacaktır… Örgütsel faaliyetlerinin bulunduğuna ilişkin hakkında suç şüphesi oluşturabilecek düzeyde delil bulunduğu anlaşılan şüphelinin savunması alınmaksızın kamu davası açılabilecek ise de; yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda hakkında yakalama müzekkeresi düzenlendikten sonra makul süre aranmadan, CMK 247 ve müteakip maddeleri gereğince “kaçaklık” kararı da verilmemiş olan şüphelinin, mütemadi suçlarda, temadinin ancak yakalanma ile kesileceği yönündeki yerleşik içtihatlar doğrultusunda, yakalanmaması nedeniyle örgütsel faaliyetlerine devam eden şüpheli hakkında, iddianamenin iadesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.”14

IV- SONUÇ

İddianamenin iadesi kurumu 5271 sayılı CMK’nın getirdiği yeni kurumlardan biridir. İddianamenin iadesi birçok amaca hizmet etmekle beraber bunlardan en önemlileri; lekelenmeme hakkı, makul sürede yargılamanın yapılması ve gereksiz davaların önüne geçilmesi olarak ifade edilebilir. Uygulamada Cumhuriyet savcıları ile hâkimler arasında iddianamenin iadesi sebebiyle bazı problemler yaşansa da iddianamenin iadesi kurumundan beklenen fayda düşünüldüğünde bu problemlerin mazur görülebilir mahiyette olduğu ileri sürülmektedir. İddianamenin iadesi kurumu özelinde Yargıtay’ın kanun yararına bozma kararları büyük önem taşımaktadır. Yazıda da Yargıtay’ın konuya ilişkin önemli nitelikteki muhtelif kararlarına yer verilmiştir.

Mustafa Ödemiş

11.03.2024

Ceza Muhakemesi Hukuku


  1. Cumhur Şahin / Neslihan Göktürk, Ceza Muhakemesi Hukuku -1-, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayınlar, Ankara, 2021, s. 101 ↩︎
  2. Gökhan Taneri, İddianamenin İadesi, Adalet Yayınevi, Ankara, 2021, s. 39 ↩︎
  3. Alpaslan Şirin, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunda İddianamenin İadesi Kurumu (İstanbul: Bahçeşehir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2016), s. 94-95 ↩︎
  4. Bahri Öztürk, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayınlar, Ankara, 2023, s. 626 ↩︎
  5. 18. Ceza Dairesi, 03.06.2020, 21389/6367 ↩︎
  6. Arif Gümüşay, Ceza Muhakemesi Hukukunda İddianamenin İadesi Kurumu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2023, s. 140 ↩︎
  7. Serkan Meraklı, “İddianamenin İadesi Kurumunun Ceza Muhakemesi Kanunu Bakımından Değerlendirilmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 15, Özel Sayı 2013, ss. 1595-1652 ↩︎
  8. Şahin / Göktürk, a.g.e., 104 ↩︎
  9. 6. Ceza Dairesi, 30.01.2020, 129/245 ↩︎
  10. 10. Ceza Dairesi, 03.03.2014, 13683/1416 ↩︎
  11. 16. Ceza Dairesi, 19.06.2020, 2420/3111 ↩︎
  12. Ceza Genel Kurulu, 08.11.2018, 427/517 ↩︎
  13. 11. Ceza Dairesi, 20.02.2023, 2728/764 ↩︎
  14. 16. Ceza Dairesi, 22.06.2018, 1445/2167 ↩︎

Ceza Muhakemesi Kanunu